Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler.
Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz?
Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
(Nur Suresi, 22)
Günümüzde yoksulluk sadece dünyanın belirli ülkelerini ilgilendiren bir problem olmaktan çıkmıştır. Köprü altında yatan, çöp karıştırarak yaşamını sürdüren, çok az bir para karşılığında hayatını tehlikeye atarak çalışmak zorunda kalan çocuklar, her türlü olumsuz koşula rağmen dışarıda yaşamak zorunda kalan evsizler, beslenme yetersizliğinden kaynaklanan çocuk ölümleri ve bunlar gibi yoksulluktan kaynaklanan daha pek çok problem bütün dünyanın gündeminde yer almaktadır. Dünya üzerindeki yoksullukla ilgili olarak yapılan istatistiksel hesaplamalardan sadece sokak çocukları ile ilgili olanlarına bakıldığında bile durumun ciddiyeti hemen anlaşılmaktadır.
Burada görülen çocuklar, dünyada yoksulluk içinde yaşamaya çalışan binlerce çocuktan sadece birkaçıdır. |
Yukarıdaki istatistiklerde görüldüğü gibi zengin ülkelerde bile yoksulluk önemli bir problem oluşturmaktadır. İktisadi bunalımlar sonucunda ortaya çıkan işsizlik, sosyal güvenlik sistemlerindeki boşluklar gibi problemler zengin ülkelerdeki yoksulluğun ortaya çıkma sebeplerinden başlıcalarıdır.
Eski sosyalist ülkelerde ise yoksulluğun başka bir boyutu görülmektedir. Bu ülkelerde genel olarak tüm bireylerin yaşam düzeyleri düşüktür. İktisadi gelişmenin çok geciktiği bu ülkelerdeki yoksulluk ne Üçüncü Dünya ülkelerindeki gibi ne de zengin ülkelerdeki gibi belirli koşullara bağlı olarak değişen bir yoksulluktur. Bu ülkelerde hemen hemen bütün nüfusu etkileyen genel bir yoksulluk söz konusudur. Yoksulluğun sonuçları da ülkenin genel yapısına etki etmektedir. Örneğin şehirlerdeki alt yapı ile ilgili sistemler, sosyal güvenlikle ilgili sistemler yetersizdir. Bundan başka gıda maddeleri de çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Bu ülkeleri diğer yoksul ülkelerden ayıran başka bir nokta da, insanlar bir şeyi satın alma imkanına sahip olduklarında da, piyasada satın alınacak mal ve gıda maddelerini bulamamaktadırlar. Yoksulluğun nedenleri ve nasıl ortaya çıktığı konuları ile ilgili çok fazla madde sıralanabilir. Fakat asıl olarak bu problemin toplumdaki etkisinin ve nasıl ortadan kaldırılacağının incelenmesi yerinde olacaktır. Bu nedenle ilerleyen bölümlerde yoksullukla birlikte ortaya çıkan problemler belirli başlıklar altında toplanarak incelenmiştir.
Yoksulluğun Toplumdaki Yıkıcı Etkileri
Bir ülkedeki yoksulluktan en çok etkilenenler kuşkusuz ki çocuklardır. Yoksulluk nedeniyle eğitimlerini yarıda bırakan, hatta barınacak yer ve yiyecek dahi bulamayan çocuklar çoğu zaman da kötü şartlarda çalışmak zorunda bırakılmaktadırlar. Hatta bazı ülkelerde yoksulluk nedeniyle çocuklar aileleri tarafından işyerlerine bir nevi "köle" olarak satılmaktadırlar. Bu çocuklar endüstrinin insan sağlığına en zararlı, çoğu zaman sonu ölümle sonuçlanan işlerinde çalışarak para kazanmaktadırlar. Örneğin Hindistan 940 milyon nüfuslu bir ülkedir. Bu ülkede 44 ile 100 milyon arasında çocuk işçi bulunmaktadır. Bu rakam dünyanın geri kalan kısmında çalışan çocukların toplamından daha fazladır. 120 milyon nüfuslu Pakistan'da ise yaklaşık 8 milyon çocuk işçi çalışmaktadır.5 Dünyanın diğer ülkelerinde de yoksul çocukların durumu bundan farklı değildir.
Bu çocukların küçük yaşlarda çalışmak zorunda kaldıklarından ve zorlu çalışma koşullarından tüm dünya ülkeleri haberdardır. Buna rağmen bu konuya çözüm bulmak yerine, çocuk emeğiyle üretilen ucuz ürünlerle kendi ekonomilerinin rekabet edip edemeyeceklerinin derdine düşmüşlerdir. Hatta yaptıkları toplantıların konusu çocukları içinde bulundukları durumdan kurtarmak olacağına, bu rekabet sorununu nasıl çözecekleri gibi konular olmuştur.6
Bundan başka dünya üzerindeki pek çok ülkenin bütçesinin büyük bir bölümü savunma giderlerine ayrılmıştır. Öyle ki sağlık, eğitim ve sanayi alanındaki ihtiyaçları son derece acil olan Hindistan, Pakistan gibi ülkeler için de durum farklı değildir. Onlar da savunma için diğer ihtiyaçlarına ayırdıklarından çok daha fazla bir bütçe ayırmaktadırlar. Örneğin Pakistan, bütçesinin %60'ını silahlanma giderlerine ve ordu masraflarına harcamaktadır. Ülkedeki halkın çok büyük bir bölümünün gerçek anlamda bir sefalet içinde olması da bu durumu değiştirmemektedir.
Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir...
(Bakara Suresi, 220)
Günümüzde yaşamını sokaklarda yatarak geçirmek zorunda kalan binlerce insan vardır. Tüm insanlar vicdanlarına uygun hareket ettikleri takdirde, mutlaka bu yoksulluğun sonu gelecektir. Hiç kimse "ben ne yapabilirim ki" diye düşünerek, sorumluluktan kaçmamalıdır. |
Ancak burada şu nokta üzerinde durmakta da yarar vardır: Savunma harcamaları şu an için elbette yapılması gereken harcamalardır. Yeryüzünde dinsizliğin getirdiği kargaşa, kaos, zulüm ve öfke olduğu sürece bu sorunların ortadan kalkması mümkün görünmemektedir. Çünkü bir ülke savunmasını güçlü tutmazsa, bu çıkarcı sistem içerisinde varlığını sürdürmesi de pek mümkün olmaz.
Küçük omuzlarında büyük yükler taşıyanlar yalnızca Hintli çocuklar değildir. Dünyanın hemen her yerinde ağır işlerde çalışmak zorunda kalan birçok çocuk vardır |
İsraf ederek saçıp-savurma.
(İsra Suresi, 26)
Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nur Suresi, 22)
Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardır. (Zariyat Suresi, 19)
(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (Bakara Suresi, 273)
Hindistan ve Pakistan, halkın büyük bir yoksulluk içinde yaşadığı ülkelerden sadece iki tanesidir. |
Yurtlarını Terk Etmek Zorunda Kalan İnsanların Durumu
Yoksulluğun dünya üzerindeki önemli sonuçlarından bir tanesi de mülteci sorunudur. Daha iyi bir iş, daha iyi imkanlar düşüncesiyle ya da savaş, kıtlık gibi nedenlerle yola çıkan fakir insanlar ülkeler arasında son derece ciddi problemler yaratabilmektedir. Örneğin 3. dünya ülkelerinden gelen mülteciler düşük ücret, kötü ortamlarda çalışma gibi şartları kabul ettikleri için iltica ettikleri ülkelerde ilk zamanlarda popüler olmuşlardır. Bulundukları ülkenin ekonomisinin kalkınmasında da önemli rol oynayan yabancı işçiler bir süre sonra tercih edilmemeye başlanmıştır. Çünkü ekonomileri düzelen ülkelerin bu kişilere ihtiyaçları kalmamıştır. Kendi vatandaşlarına iş bulamayan ülkeler için yabancı işçiler sorun oluşturmuştur. Örneğin Malezya gibi ülkeler uzun bir süre çalıştırdıkları yabancı işçileri bir süre sonra evlerine dönmeleri için zorlamışlardır. Kendi ülkelerini daha iyi şartlar umuduyla bırakmış olan bu insanlar, gittikleri ülkelerde de oldukça zor şartlar altında çalışmak zorunda kalmışlardır. Fakat sonuç değişmemiş ve yine sefalet çekerek kendi ülkelerine geri dönmek zorunda bırakılmışlardır.
Kuran'ın rehberliğinde kazanılan ahlakta, insanlar çok farklı bir yapıda olurlar. Her zaman fakirlerin, zorluk içinde olanların, yurtlarından sürülenlerin hakları korunur, onlara en rahat edecekleri ortamlar hazırlanmaya çalışılır. İçinde bulundukları durumdan kurtulabilmeleri için pek çok fedakarlık gösterilir. |
Kuran'ın hükümlerine uyarak kazanılan ahlakta ise insanlar çok daha farklı bir yapıda olurlar. Her zaman fakirlerin, zorluk içinde olanların, yurtlarından sürülenlerin hakları korunur, onlara en rahat edecekleri ortamlar hazırlanmaya çalışılır. İçinde bulundukları durumdan kurtulabilmeleri için fedakarlıklar gösterilir. Bu konuda en güzel örneklerden biri Peygamberimiz (sav) döneminde yaşanan bir olaydır. O dönemde de yurtlarından sürülen veya herhangi bir sebeple hicret etmek durumunda kalan insanlar olmuştur. Kuran ahlakını yaşayan Müslümanların bu kişilere karşı olan tutumları ayetlerde şöyle haber verilmiştir:
Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin "cimri ve bencil tutkularından" korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. (Haşr Suresi, 9)
(Bundan başka bu mallar) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah'a ve O'nun Resûlü'ne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır.
İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır.
(Haşr Suresi, 8)
Açıkça görüldüğü gibi, ayetlerde tarif edilen ahlak günümüzde yaşanan örneklerinden tamamen farklıdır. Kuran'da ihtiyaç içinde olan bir kimsenin karşısında kendi ihtiyacını hiçbir şekilde açığa vurmayan, muhtaç kimselere sağlanan imkanlara göz dikmeyen, cömert ve yardımsever bir ahlak anlayışı tarif edilmektedir. Bu ahlakın yaygınlaştırılmasıyla birlikte bu gibi sorunlar tamamen çözümlenmiş olacaktır.